24 Aralık 2016 Cumartesi

Gaziantep'in Kurtuluşu ile İlgili Şiirler





BİZE ANTEPLİ DERLER...

Dostluksa eğer gelişin
Cömertlikte Özdemir’iz
Antebimde varsa gözün...
Bize Antepli derler
Alnında patlar mermimiz

Namus bizim sancağımız
Biz Kamiliz kıskanırız
Dokunursa kem nazarın
Bize Antepli derler
Alnında patlar mermimiz

Hürriyettir bayrağımız
Biz Şahiniz indirtmeyiz
Uzanırsa ona elin
Bize Antepli derler
Alnında patlar mermimiz

Kur’an bizim hak yasamız
Çiğnetmeyiz Bedr Ayniyiz
Kalkar ise çizmelerin
Bize Antepli derler
Alnında patlar mermimiz

Antep bizim can evimiz
Korurken Karayılanız
Basarsa düşman ayağı
Bize Antepli derler
Alnında patlar mermimiz
18.10.1995

Mehmet KARAOĞLAN




25 Aralık Gaziantepin Kurtuluşu


Tarih bin dokuz yüz on dokuz, ekim
Kara bir baharda donanlar onun

Ne denir bilinmez koç yiğitlere
Gazilik destanı yazanlar onun
 Asla düşünmeden kendi sonunu
Milletçe okunan destanlar onun

Bitse de imkânlar vatanı için
Şehadet nuruyla koşanlar onun

Antep’in Şahin’i yaşar yürekte
Meşale misali yananlar onun

Silahı kalmamış olduğu yerde
Ellerinden kurşun saçanlar onun

Beşgöz Tepe’sinde Kertil yerinde
Gözünü kırpmadan duranlar onun

Kilis’in yolunu kesmiş bir avuç
Ölümü eğlence sayanlar onun

Fransız askeri şaşkına dönmüş
Köprüye kapatan bedenler onun

Elmalı Köprüsü dillere destan
Yumruğu gülleye derenler onun

Molla Mehmet’tir direnişin adı
Karayılan gibi civanlar onun

Sarımsak Tepe’de son nefesini
Vatana yiğitçe verenler onun

Şehit Kâmil’dir direniş sembolü
Namusu uğruna solanlar onun

Ondördüne girmiş daha genç fidan
Manayı maddeye serenler onun

Dokurcum Değirmeni’nde çocuklar
Kefene al bayrak takanlar onun

Altı bin üç yüz on yedi evladı
Şehit diyarına sunanlar onun

On bir ay boyunca tarihe geçip
Çağ kapatıp çağı, açanlar onun

Bu şiir Gaziantepli Şehitlerin anısına kaleme alınmıştır...

Zekeriya EFİLOĞLU
Sustunuz/Beka Yayınları/2009
 ANTEPLİ ŞAHİN

Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.
Mavzer omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük.
         
Hey, hey!
Yine de hey hey!
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım
Düşman kurşunlarına inat köprü başında
Memleket türküleri çağıracağım.

Bu dağlarda biz yaşarız,bu dağlar bizim dağımız.
Namusumuz temiz, bayrağımız hür
Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız
Burada erkekçe dövüşür

Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak
Bayraklar içinde en güzel bayrak
Düşüncem senden yanadır

Hep senden yanadır çektiğim kahır
Bu senin ülkende, senin gölgende
Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar
Korkum yok ölümden kâfirden yana
Alacaksa alsın beni şafaklar.

Hey, hey!
Yine de ey hey!
Al bayraklar altında kara bir kartal gibi
Yaşamak ne güzel şey.

Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa
Çıkmış bir eski savaştan
Türk ün bir karış toprak parçası için
Destanlar yazacağız yeni baştan.

Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini
Çıktı karşıma biri,
Çıktıkça çektim tetiği Bismillâhlar la beraber
Vurdum alnından kâfiri.

Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh
Bu kaçıncı ölüdür?
Bir türkü söylenir siperlerde her sabah
Vurun Antepliler namus günüdür!

Ben Antepliyim Şahin’im ağam
Mavzer omzuma yük
Ben yumruklarımla dövüşeceğim
Yumruklarım memleket kadar büyük

Yavuz Bülent Bakiler




 

  


Antep Müdafa Türküsü

Kara imiş şu Antep'in yazısı
Meleşmiyor koyun ilen kuzusu
Ana baba bacı kardaş acısı

Nerde benim sarı güllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Fransızlar her taraftan geldiler
Top sesinden çocuklar da öldüler
Çok gelinler evde yalnız kaldılar

Nerde benim mor sünbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Kavaklı'nın şirazesi bozuldu
Hanemize kara yazı yazıldı
Camilere şehit kabri kazıldı

Nerde benim mor lale bağlarım
Antep diye uğrun uğrun ağlarım

***

Cahit Öztelli "Evlerinin Önü" adlı araştırmasında
aynı türküyü şu sözlerle aktarıyor (s.657)

Kara imiş şu Antep'in yazısı
Yaktı yandırdı bütün alemi nası
Yüreğimden çıkmıyor kardeş acısı

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Mağaradan geliyor ağıtlar sesi
Yaktı yandırdı bütün alemi nası
Pazarda satılır şehitler fesi

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Kavaklığın şirazesi bozuldu
Hummatz'a kara çadır kuruldu
Camilerde şehit kabri kazıldı

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Fransızlar her taraftan yürüdü
Yağ kalmadı yüreklerde eridi
Nice yiğitler istihkamlarda çürüdü

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

***

Cahit Öztelli aynı araştırmasında
türküyü şu haliyle de aktarmaktadır (s.702-703)

Kara imiş şu Antep'in yazısı
Yaktı yandırdı bütün alem nası
Yürekten çıkmıyor kardaş acısı

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Mağaralardan geliyor ağıtlar sesi
Yaktı yandırdı alem nası
Pazarda satılır şehitler fesi

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Kavaklığın şirazesi bozuldu
Hamanaz'a kara çadır kuruldu
Camilerde şehit kabri kazıldı

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Fransızlar her taraftan yürüdü
Yağ kalmadı yüreklerde eridi
Nice yiğitler istihkamda çürüdü

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Fransızlar dört taraftan geldiler
Top sesinden hep sabiler öldüler
Nice gelinler evde bikes kaldılar

Hani benim mor sümbüllü bağlarım
Antep diye hazin hazin ağlarım

Hüseyin Eroğlu
KURTULUŞ DESTANI

Babamdan dinledim ey muhterem halk!
Vaktiyle Antep’te bir tufan olmuş.
Düşmana demişler (Git buradan kalk!)
Keyfini bozmamış büyük kan olmuş.

Maldan, candan hepsinden yaz geçmişler;
Kadınları, çocukları seçmişler;
Çetelere birer hülle biçmişler;
Herbir çete canlı bir iman olmuş.

Yorganları satıp silah almışlar;
Aç kurt gibi düşmanlara dalmışlar;
Tam on bir ay on gün çakmak çalmışlar
Bu kavgalar tarihlerde şan olmuş.

Kapılara kara kilit vurulmuş;
Dağlarına büyük toplar kurulmuş;
Güvercinle gökten haber sorulmuş;
Acı çekirdekler aziz nan olmuş.

Zalim felek kara yazılar yazmış,
Kurşun yağmur gibi yağar durmazmış;
Bir top beş kişiyi ezerse azmış;
Karşılıklı ateş pek yaman olmuş.

Ne içmişler, ne yemişler doymuşlar;
İşleri daima hayre yormuşlar;
Beş şehidi bir mezara koymuşlar;
Tam altı bin koç yiğit kurban olmuş.

(Varana dağlar da dayanmaz) derler;
Böyle çarpıştıkça kahraman erler..
On bir sene evvel bu gün bu yerler
Kurtulmuş; her taraf gülistan olmuş.

İşte bu gün, o gündür vatandaşlar!
Bugün dinmiş gözlerde akan yaşlar;
Bu gün kalmış yere eğilen başlar;
Bu gün bize Haktan armağan olmuş.

Bu işleri sensin yapan, yaratan!
Bize bağışladın büyük bir vatan!
Asırlara tarihlere verdin şan!
Ey Gazi, varlığın bir ihsan olmuş!..

Şakir Sabri Yener

4 yorum: